Vergilendirilebilir Gelir Kavramı Ve Gerçekleşme Kuralının Gerçeğe Uygun Değer Yöntemi Kapsamında Analizi
ISBN: 9786052642399 2023 1. Baskı Vergi Hukuku Satiye Kuzu Adalet Yayınevi

Vergilendirmede esas alınacak gelirin ne olması gerektiği, bütün kazanç ve iratları ayrıntılı bir şekilde yansıtabilecek bir tanımının yapılmasının güçlüğü, vergi teorisinde ve uygulamada tartışmalara yol açmış, Haig- Simons’ın gelir tanımı ideal gelir kavramı olarak ön plana çıkmıştır. Ancak, tüketimin ve özellikle servetteki dönem sonu ve dönem başı arasındaki değer artışının hesaplanmasından kaynaklı teknik sorunlar; gerçekleşmese bile (bir varlık satılmasa ya da el değiştirmese bile) değer artışlarının gelir olarak dikkate alınmasından kaynaklı idari sorunlar bulunmaktadır. Bu nedenle Haig-Simons’ın gelir kavramı vergi teorisinde ulaşılması uzak bir hedef olarak görülmüştür. Gerçekleşme kuralı vergi ertelemesine izin vererek özellikle sermaye varlıkların hacim ve çeşitliliğinin arttığı günümüzde bu tür varlıkların yeterince vergilendirilmemesine sebep olmaktadır. Bu durum, yatay ve dikey eşitliği ihlal etmektedir. Vergi ertelemesi ayrıca kilitlenme etkisine sebep olarak ekonomik verimsizlik yaratmakta ve piyasaların doğal işleyişini de olumsuz etkilemektedir.Gerçekleşme kuralının sebep olduğu sorunlar reform ihtiyacını doğurmuş, kuralın vergi erteleme faydasını ortadan kaldırmak için en çok tartışılan yöntem gerçeğe uygun değer yöntemi olmuştur. Vergi teorisi ile ilgili literatür, gerçeğe uygun değer yönteminin Haig-Simons'ın servet birikimini en iyi ölçen ve geliri vergilendirmek için en uygun yöntem olduğunu desteklemektedir. Gerçeğe uygun değer yöntemi, tüm aktif ve pasiflerin periyodik olarak cari piyasa değerleri ile değerlenmesini ve değer artışlarının (veya kayıpların) vergilendirmede dikkate alınmasını esas almaktadır. Esasında gerçeğe uygun değer yöntemi bir varlığın piyasa değeriyle değerlenmesini esas alan ve gerçeğe uygun değer yöntemi olarak bilinen muhasebeden gelmektedir.Genel olarak, gerçekleşme kuralı korunması gereken bir vergileme kuralı olarak kabul görmüş, gerçekleşme kuralının sorunlarına yönelik olarak gerçeğe uygun değer yöntemi özellikle ABD’de üzerinde çok tartışılan bir yöntem olmuştur. Gerçeğe uygun değer yönteminin değerleme problemine yönelik olarak ise Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartlarında (veya Amerika Finansal Raporlama Standartlarında) yer alan gerçeğe uygun değer yaklaşımının kullanılabileceğinden bahsedilmiştir. Çalışmamızda özellikle vergilemenin mali amacına odaklanılmış olup, gelir dağılımı dışındaki mali olmayan amaçlar ihmal edilmiştir. Çalışmamızda öncelikle gelir, vergilendirilebilir gelir, gerçekleşme kuralı, vergi teorisinde gerçeğe uygun değer yöntemi ve bu yönteme yönelik önerilere, yöntemin değerleme, likidite ve kâğıt kazançlarının vergilendirilmemesi gerektiğine yönelik kısıtlarına yer verilmiştir. Değerleme problemine yönelik olarak Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartlarında yer alan gerçeğe uygun değer yöntemi incelenmiştir. Gerçeğe uygun değerlemenin ne şekilde yapıldığı, yaklaşımının finansal tablolara etkisine yer verilerek, muhasebe dünyasında tartışılan mali kar ve ticari karın uyumlaştırılmasının vergilemedeki gerçekleşme kuralının sorunlarını çözebileceğinden bahsedilmiştir. Ticari karın doğrudan mali kar olarak dikkate alınmasının sakıncaları olabileceğinden muhasebe ve vergilemenin öncelik ve tercihleri dikkate alınarak bazı kıstaslara ve kapsamlı ilkelere dayanması gerektiği belirtilmiştir. Mevcut vergi mevzuatımız ve Uluslararası Muhasebe Standartları arasındaki değerleme farklarına yönelik uygulama örneklerine yer verilerek bazı hesap kalemleri bazında vergi etkileri gösterilmiştir. Son olarak, gerçekleşme kuralı ve gerçeğe uygun değer yönteminin ekonomik, mali ve sosyo-politik etkilerine yer verilmiştir. Özetle, vergilemede gerçekleşme ilkesinin terk edilmesinin ve gerçeğe uygun değer yönteminin kabulünün çeşitli kazanımları olacağı ve Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartlarının (gerçeğe uygun değer yöntemi yaklaşımının) bu anlamda kullanılabilecek değerli bir araç olduğu belirlenmiştir.