Genellikle bilginin kaynağı olarak uygulama benimsenir. Felsefe de ise "bilginin kaynağı pratiktir" denir. Bu kitap otuz yıla yaklaşan kültür ve sanat örgütçülüğünün, araştırmacılığın ürünü olarak ortaya çıktı. Kitabın bölümlerini oluşturan yazılar, Türkiye kültürünün belirli dönemlerinde ortaya çıkan sorunlar üzerine bir örgütçünün araştırmaları ve bilimsel çalışmalarının ürünüdür. Bölümler okunmaya başlandığında kültür dünyasının sorunlarını yaşayan ve bunların içinden gelen yazarın, bilimsel bilgi birikiminden yararlanarak düşünme ve çözüm getirme çabaları görülecektir. Bu yazıları kitaplaştırırken, biraz da otuz yılın birikimini Türk okuruna sunmak ve kültür dünyası açısından belgelemek istedim. Türkiye'de kültür ve sanat sorunları üzerine kuramsal yaklaşımlar daha çok yenidir. Özellikle son yıllarda bu konuda önemli çalışmalar gündeme gelmiştir. Ne var ki, daha büyük boyutlu bilimsel araştırmalar düzeyine Türk kültür dünyası ulaşamamıştır. Dergilerin oluşturduğu tartışma ortamında kaleme alınan yazılar bir süre sonra kitaplaşmaktadır. Durum böyle olmasına karşın, gene de bu konularda çok az kitap çıkmıştır. Şimdiye kadar çıkanlar gibi bu kitap da, Türk kültür dünyası ve kuramı için bir öncü çalışma niteliğindedir. Biz sorunları yaşayarak düşündük ve yazdık. Bizden sonra gelecek kuşaklar ise bu çalışmalardan yararlanarak ve belgelediğimiz yazılara dayanarak özgün kuramsal çalışmalara girebileceklerdir. Ülkemizin bilgi birikiminin daha da yeterli olacağı gelecek dönemlerde, özgün kuramsal çalışmaların kültür alanında da yapılması kaçınılmazdır. Kitabın adının "Kültür ve Politika" olarak konulması, karşılaşılan tüm sorunlara kültür politikası açısından bakıldığındandır. Ortada böylesine bir politika olmamasına karşın, bazı küçük denemelerle geleceğe dönük kültür politikası nasıl geliştirilebilir gibi bir tutum izlenmiştir. Örgütçü, araştırmacı ve yazar kişiliğimle ben; böylesine bir tutumu gelecek açısından sorumluluk duygusu ile benimsedim. Artık politikada kültür sorunlarının birinci planda ele alınması gerektiği gibi, kültür dünyamıza da bilinçli bir politikanın çerçevesinden bakma zamanı gelmiştir. Bizim görevimiz böylesine zengin kültür kalıtına sahip bir toplumda çalışmak ve araştırmaktır. Gelecek kuşakların görevi ise Türkiye'yi dünyanın sayılı kültür ülkesinden birisi yapmaktır. Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN